Esselamun Aleyküm Hoş Geldiniz
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Esselamun Aleyküm Hoş Geldiniz


 
AnasayfaPortalliAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 kuranda cihat nasıl teşvik edilmiştir?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Filistinliyiz
Admin
Filistinliyiz


Mesaj Sayısı : 250
Kayıt tarihi : 10/10/07

kuranda cihat nasıl teşvik edilmiştir? Empty
MesajKonu: kuranda cihat nasıl teşvik edilmiştir?   kuranda cihat nasıl teşvik edilmiştir? Icon_minitimeC.tesi Nis. 19, 2008 11:34 am

Cihadı teşvîk eden ve emreden bazı ayetler şöyledir:


1-
"Yoksa siz, hacılara su dağıtmak ve Mescid-i Haramı (Kâbeyi) onarmak
işini, Allah'a ve ahirete inanıp, Allah yolunda cihad eden kimsenin işi
gibi mi kabul ettiniz ? Bunlar Allah katında bir değillerdir."
(Tevbe suresi, 19)


Hacılara
su dağıtmak, yeryüzünde en mukaddes mekan olan Kâbeyi tamir etmek,
güzel şeyler ve sevaplı işler olmakla beraber, hiç bir zaman Allah
yolunda cihad etmek seviyesine yükselemezler. Kâbe komşuluğunda ibadet
hoştur, ama daha da hoş olan, Allah yolunda cihaddır. Zira, birisi
ferdi ibadettir, diğeri ise Allah'ın dinini yaymaktır. Risalet
velayetten ne derece üstünse, risaletle alakalı olarak Allah'ın dinini
yayma mücadelesi, o derece şahsî kemalatlardan, ibadetlerden üstündür.

Bu
nokta tam anlaşılmadığından, hacca giden bazı müslümanlar, o mübarek
mekanlarda ölmek temennisinde bulunurlar. Halbuki, oraya ölmeye değil,
dirilmeye gitseler ve döndüklerinde yeni bir şevk ve heyecanla İslam'a
hizmet etseler, kendileri hakkında çok daha iyi olacaktır.


2-
"Mü'minlerden -özür sahipleri müstesna- oturanlarla, mallarıyla ve
canlarıyla Allah yolunda cihad edenler bir olamaz. Allah, malları ve
canlarıyla cihad edenleri, derece bakımından oturanlara üstün
kılmıştır..."
(Nisa suresi, 95)



3-"(Düşman)
topluluğunu takipte gevşeklik göstermeyin! Eğer siz acı çekiyorsanız,
sizin acı çektiğiniz gibi onlar da acı çekiyorlar. Halbuki siz, onların
ummadıklarını Allah'tan umuyorsunuz..."
(Nisa suresi, 104)


"Ölürsem şehidim" diyen bir mü'min, böyle bir beklentisi olmayan batıl dava mensuplarından daha da cesur olmak zorundadır.


4-
"Gerek hafif, gerek ağır olarak savaşa çıkın. Mallarınız ve
canlarınızla Allah yolunda cihad edin. Eğer bilirseniz, bu sizin için
daha hayırlıdır."
(Tevbe suresi, 41)


"Gerek hafif, gerek ağır..." ifadeleri şöyle açıklanmıştır:

-İster severek, ister hoşlanmayarak,
-İster aile yükünüz hafif, ister ağır olsa da,
-İster hafif silahlarla, ister ağır silahlarla,
-İster yaya, ister binitli,
-İster genç, ister ihtiyar,
-İster sağlam, ister hasta her hal ü karda savaşa çıkınız. (1)

"Mallarınızla
ve canlarınızla" ifadesi, cihadın iki türüne işaret eder. Bir kısım
insan vardır ki, mallarını Allah yolunda sarfederler. Bir kısmı da
vardır ki, hayatlarını bu yolda feda ederler.

"Allah yolunda"
denilmesi ise, çok mühim bir kayıttır. Allah yolunda olmayan bir
mücadele, "cihad" ismine layık değildir. Cihada ruh kazandıran husus,
işte burasıdır (2). Yoksa, müslümanlardan başkaları da savaşırlar,
kendi din ve ideolojilerini yaymaya çalışırlar. Hatta, bu uğurda
hayatlarını verirler. Fakat onların bu mücadelesi, Allah katında değer
kazanan bir mücadele değildir.


5- "Allah yolunda hakkıyla cihad ediniz."
(Hac suresi, 78)


Cihadın
hakkını vererek gayret sarfetmekle, kendini mücahid zannetmek başka
başka şeylerdir. Birincisi hakkıyla cihad, ikincisi ise, sadece bir
oyalanmaktır.


6- "Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın." (Bakara suresi, 195)


Bu
ayetle ilgili olarak, şu rivayet anlatılır: Hz. Muaviye zamanında,
İslam ordusu İstanbul önlerine gelir. Savaş esnasında, muhacirden bir
zat, düşman saflarına dalar. Bazıları, bu hareketi "kendi ellerinizle
kendinizi tehlikeye atmayın" ayetine aykırı görür. Bunun üzerine, Hz.
Peygamberin sancaktarı Ebu Eyyub El-Ensarî şöyle der: "Biz bu ayeti
daha iyi biliriz. Çünkü bu ayet, bizler hakkında indi. Rasulullah ile
beraber yaşadık. Onunla beraber çok hallerle karşılaştık. O'na yardımcı
olduk. Neticede İslam galip geldi. Ensar olarak bir araya toplandık.
"Allah bize, Resulüne sahabe olmayı, O'na yardımcı olmayı nasip etti.
Artık İslam galip geldi, müslümanlar çoğaldı. Biz O'nu, çoluk-çocuk ve
mala tercih etmiştik. Artık savaş bittiğine göre, evlerimize,
çocuklarımıza dönelim, onlarla yaşayalım" diye konuştuk. İşte bizler
böyle bir halde iken, bu ayet nazil oldu. (3)

Öyle anlaşılıyor
ki, tehlike ileri atılmakta değil, geri kalmaktadır. Ayetin evvelinde,
"Allah yolunda infak edin" denilmesi, cihadın ekonomik boyutuna işaret
eder. Maddi imkanları yerinde olanlar, bu imkanları Allah'ın dinini
yayma uğrunda harcamazlarsa, kendilerini kendi elleriyle tehlikeye
atmış olacaklardır.


7- "Şüphesiz Allah, kendi yolunda birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever."
(Saff suresi, 4)



8-
"Ey iman edenler! Can yakıcı bir azabtan sizi kurtaracak bir ticareti
size anlatayım mı? Allah'a ve Resulüne iman eder ve Allah yolunda
mallarınızla ve canlarınızla cihad edersiniz. Bilirseniz, bu sizin için
çok büyük bir hayırdır (herşeyden daha hayırlıdır.) (Bunu yaptığınızda)
Allah günahlarınızı bağışlar ve sizi altlarından nehirler akan
cennetlere ve Adn Cennetlerindeki güzel meskenlere koyar. İşte bu,
büyük kurtuluştur. Seveceğiniz başka bir şeyi nasib eder: Allah'dan bir
zafer ve yakın bir fetih. Mü'minleri müjdele!"
(Saff suresi, 10-13)


Ayette,
Allah yolunda cihad, "ticaret" olarak anlatılmıştır. Ticarette asıl
olan kârdır. Bir şey verilir ve karşılığında kazanç elde edilir. İşte,
mü'minler Allah yolunda mallarını-canlarını verecekler, bunun
mukabilinde, çok şeyler kazanacaklardır. Bunlar, ayette şu şekilde
sıralanmıştır:

a. Allah'tan mağfiret,
b. Cennet,
c. Zafer,
d. Yakın bir fetih.

Bunlardan
mağfiret ve Cennet ahiretle, zafer ve fetih dünyayla alakalıdır. Demek
ki, hem dünya, hem ahiret saadeti, ancak Allah yolunda cihadla
mümkündür.


9- "Ey iman edenler ! Kafirlerden size yakın
olanlarla savaşın. Onlar, sizde bir sertlik bulsunlar. Biliniz ki,
Allah, müttakîlerle beraberdir."
(Tevbe suresi, 123)


Bu
ayet, dine davet stratejisini belirleyen "önce yakınlarını uyar" (Şuara
suresi, 214) ayetine benzemektedir. Yani uyarmada yakınlardan
başlanması gerektiği gibi, savaşta da yakın düşmandan başlanacaktır.
Nitekim Resulüllah, önce kavmiyle, sonra diğer Araplarla, daha sonra
Bizansla savaşmıştır. Şüphesiz, bütün kafirlerle birden savaşmak
imkansızdır. Dolayısıyla, uygun olanı yakından başlamaktır. (4)

Büyük
müfessir Fahreddin Razî, üstteki ayetin "Onlar sizde bir sertlik
bulsunlar" kısmıyla ilgili şu yorumu yapar: "Gılza" rikkatin zıddıdır.
Cezalandırmada sertliği bildirir. Şüphesiz sertlik, sakındırmada daha
tesirli, kötülükten men etmekte daha etkilidir. Fakat her zaman sert
olmak uygun değildir. Zira durum bazan yumuşaklığı, bazan da sertliği
gerektirir. Bu sebeple, sadece sertlik gösterilmesinin uygun olmadığına
dikkat çekilerek "onlar sizde bir sertlik bulsunlar" denilmiştir.
Devamlı sert olmak insanları dağıtır, birbirinden uzaklaştırır. "Onlar
sizde bir sertlik bulsunlar" bu sertliğin her zaman olmamasına delalet
eder. Sanki şöyle denilmiştir: "Onlar, sizin ahlak ve tabiatınızı
incelediklerinde, sizde bir sertlik de bulmaları uygundur". Böyle bir
kelam ise, ancak çoğu halinde şefkat, merhamet olmakla beraber, bir
çeşit sertlik de kendisinde bulunanlar için sadıktır... Bu sertliğin,
alış-veriş, karşılıklı oturup konuşmak, yemek-içmek gibi hususlarda
olması uygun değildir. (5)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://bilgisayarbolumu.forumotion.com
 
kuranda cihat nasıl teşvik edilmiştir?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Esselamun Aleyküm Hoş Geldiniz :: Cihad :: Cihad Ayetleri ve Hadisleri-
Buraya geçin: