Esselamun Aleyküm Hoş Geldiniz
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Esselamun Aleyküm Hoş Geldiniz


 
AnasayfaPortalliAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN SABIR VE TAHAMMÜLÜ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Filistinliyiz
Admin
Filistinliyiz


Mesaj Sayısı : 250
Kayıt tarihi : 10/10/07

PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN SABIR VE TAHAMMÜLÜ Empty
MesajKonu: PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN SABIR VE TAHAMMÜLÜ   PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN SABIR VE TAHAMMÜLÜ Icon_minitimeC.tesi Nis. 19, 2008 6:34 am

İnsanlığa örnek şahsiyet olarak lutfedilen Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, mübârek ömrü boyunca nice ağır cefâlara katlandı, sayısız çile çemberinden geçti. Nitekim; ��Allah yolunda hiç kimsenin görmediği eziyetlere mâruz kaldım�� buyurdu. (Tirmizî, Kıyâmet, 34/2472)

Lâkin Allah yolunda katlandığı ezâ ve cefâlar O�na hiçbir zaman ağır gelmedi, aslâ bezginlik vermedi, gönlünün muvâzenesini bozmadı. Zîrâ O�nun latif kalbi, dâimâ Rabbinin rızâsını diliyor, O râzı olduktan sonra, fânîlerden gelen eziyetlere aldırmıyordu. Âyet-i kerîmede buyrulur:

�Kâfirlere ve münâfıklara boyun eğme. Onların eziyetlerine aldırma! Allâh�a güvenip dayan, vekil ve destek olarak Allah yeter.� (el-Ahzâb, 48)

Allah Rasûlü�nün, insanlardan gelen ezâ ve cefâlara büyük bir sabırla tahammül etmesi, daha önceki mukaddes kitaplarda da haber verilen peygamberlik alâmetlerinden idi. Nitekim önceleri yahudi âlimlerinden biri olan Zeyd bin Sa�ne, beklenen son peygamberin böyle bir husûsiyete sahip olduğunu, Kur�ân�dan önceki semâvî kitaplardan okumuştu. Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm-�a her baktığında O�nda peygamberlik alâmetlerinin tamamını gören Zeyd bin Sa�ne; �Acabâ gerçekten kendisine karşı kaba-saba davrananları da affediyor mu? Kendisine yapılan kabalıklar arttıkça O�nun hilim ve müsâmahası da o nisbette artıyor mu?� diye merak etmiş ve bu hususta Efendimiz

-aleyhissalâtü vesselâm-�ı âdeta bir denemeye tâbî tutup hakîkaten böyle olduğunu gördükten sonra mutmain bir kalb ile îman şerefine nâil olmuştur. (Bkz. Hâkim, III, 700/6547)

Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Hak dâvâsı yolunda sadece gayr-i müslim ve münâfıklardan değil, İslâm�ın zarâfet ve nezâketini henüz yeterince kavrayamamış yeni müslümanlardan sâdır olan kabalıklara da, büyük bir sabırla tahammül gösteriyordu. Çölden gelen görgüsüz bedevîlerin kaba bir hitapla:

��Ey Muhammed, ey Muhammed!� diye defâlarca bağırmalarına rağmen O, her defâsında yumuşak bir üslûpla:

��Buyurun, isteğiniz nedir?� diye mukâbele ediyordu. Yâni muhâtaplarının kabalığına rağmen, O hiçbir zaman nezâket ölçülerinin dışına çıkmıyordu.1

Yine çölden gelen bir bedevî, Mescid-i Nebevî�nin içinde küçük abdestini bozmuştu. Sahâbîler adamı azarlamaya başladılar. Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ise:

��Onu kendi hâline bırakın. Abdest bozduğu yere de bir kova su döküverin. Siz kolaylık göstermek için gönderildiniz, zorluk çıkarmak için değil.� buyurdular. (Buhârî, Vudû 58, Edeb 80)

Rahmet Peygamberi�nin bu hâli, nice hidâyetlerin bereketli tohumu oldu. Âyet-i kerîmede buyrulur:

�(Rasûlüm!) O vakit, Allah�tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şâyet Sen kaba ve katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılıp giderlerdi. Şu hâlde onları affet; bağışlanmaları için duâ et...� (Âl-i İmrân, 159)

Allah yolunda türlü sıkıntılara katlanan Rasûl-i Ekrem Efendimiz, dâvâsında muvaffak olup Allah�ın müslümanlara kuvvet ve zaferler lutfettiği zamanlarda bile bir kenara çekilip insanların eziyetlerinden kurtulmayı aslâ düşünmedi.

Birgün kalabalık bir sahâbe grubunun içinde diz üstü oturmuş yemek yerlerken O�nu bu hâlde görüp yadırgayan bir bedevî:

��Bu nasıl ve ne değişik bir oturuş!� diyerek Efendimiz�in yüksek edebi karşısındaki hayretini ifâde etti. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ise:

��Allah Teâlâ beni şerefli bir kul olarak yarattı, inatçı bir zorba değil!� buyurdu. (Ebû Dâvûd, Et�ime, 17/3773)

Yâni ince ve hassas rûhuyla bütün insanlığa nezâket ve zarâfet timsâli olan Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm-, inatçılık ve zorbalık gibi kötü sıfatların, mü�min şahsiyetiyle aslâ bağdaşmayacağına işâret buyurdu.

Peygamber Efendimiz�in amcası Hazret-i Abbas -radıyallâhu anh- da, azîz yeğeninin insanlarla haşır-neşir olup onların çeşitli eziyetlerine mâruz kalmasından büyük ıztırap duyuyordu. Bunun için, Fahr-i Kâinât Efendimiz�in yüksek bir taht üzerinde oturup hiç olmazsa bu sıkıntıların bir kısmından kurtulmasını istemişti. Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm- ise:

��Hayır! Allah beni içlerinden alıp huzura kavuşturuncaya kadar onların aralarında bulunacağım. Varsın ökçelerime bassınlar, elbisemi çekiştirsinler, kaldırdıkları tozlarla beni rahatsız etsinler!� buyurdu. (İbn-i Sa�d, II, 193; Heysemî, IX, 21)

Mü�minleri de şöyle îkaz etti:

�İnsanların arasına karışıp onların ezâlarına katlanan bir müslüman, onlara karışmayıp ezâlarına katlanmayandan daha hayırlıdır.� (Tirmizî, Kıyâmet, 55/2507)

Hazret-i Mevlânâ ne güzel buyurur:

�Ayın karanlık geceden kaçmaması, sabretmesi, onu nurlandırır, aydınlatır. Gülün, dikenin arkadaşlığına katlanması, sabretmesi de, ona çok güzel bir koku, latîf bir renk verir.�

�Bütün peygamberlerin, kendilerine inanmayanların veya câhillerin ezâlarına, cefâlarına katlanmaları, sabretmeleri, onları Hakk�ın has kulları yapmış, mânen muzaffer sultanlar hâline getirmiştir.�

�Sabrı (güzelce) yaşayabilirsen o sana kanat olur, yücelere yükselirsin! Hazret-i Mustafâ�ya bak! Sabır ona Burak oldu, Mîrâc oldu, Sidre-i Müntehâ oldu da O�nu göklerin mâverâsına (ötesine) yükseltti, Hakk�a mülâkî eyledi.�

Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm-�ın ümmetine olan düşkünlüğü, bu uğurda çektiği bütün zorlukları unutturuyordu. Ümmetinin kurtuluşu yolunda hiçbir güçlük O�nu bezdiremiyor, ümmetinin kendisine verdiği sıkıntılardan zerrece şikâyet etmiyor, Rabbine dâimâ �ümmetî, ümmetî� niyâzında bulunuyordu. Zîrâ O, ümmetinin ebedî saâdeti için kendi rahatını terk etmişti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://bilgisayarbolumu.forumotion.com
 
PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN SABIR VE TAHAMMÜLÜ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Esselamun Aleyküm Hoş Geldiniz :: İslami Konular :: Peygamberimiz (s.a.v)-
Buraya geçin: